Ana Sayfa Önemli Günler 3 Şubat 2022 1043 Görüntüleme

Bugün İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) Doğum Günü

İmam Muhammed Bakır (a.s) Ehlibeyt İmamlarının beşincisidir. Bir rivayete göre İmam Muhammed Bakır (a.s) Medine’de Hicretin 57. yılı Recep ayının Cuma günü gözlerini dünyaya açmıştır. Babası dördüncü İmam, Ali b. Hüseyin (Zeyn’ulabidin), Fatıma’dır (İmam Hasan’ın kızı). Bu bakımdan İmam Muhammed Bakır (as) hem baba tarafından ve hem de anne tarafından  İmam Ali ve Hz. Fatıma soyundan gelmektedir.

İmamet döneminde Ümeyye Oğulları ile Abbas Oğulları savaş halinde olduklarından, İmam Bakır (a.s) en müsait ortama sahip idi ve bu ortamdan en güzel bir şekilde yararlanarak öğrenciler yetiştirmiş, Şia’nın temelini güçlendirmiş ve kültürel bir inkılap gerçekleştirmiştir.

Bu verimli dönem, oğlu İmam Sadık (a.s)’ın tanıklığıyla 19 yıl iki ay sürmüştür.[1] Bu dönem Emevi halifelerinden olan Velid b. Abdulmelik (h.k.96), Süleyman b. Abdulmelik (h.k.101), Yezid b. Abdulmelik (h.k.105) ve Hişam b. Abdulmelik’in (h.k.125) hükümdarlıkları dönemine rastlamaktadır.[2]

İmam Bakır’ın (a.s), kendi döneminin halifeleriyle genel olarak siyasi çatışmaya girişmesi bize bildirilmemiştir. Ama bununla birlikte İmam Bakır (a.s) uygun bir fırsat bulduğunda onların gasıp hükümetini reddetmiş ve halkı Ehlibeyt (a.s) imametine davet etmiştir. Nitekim şeyh Kuleyni şöyle rivayet etmiştir:

“İmam Bakır’ı (a.s) Şam’a gönderdiklerinde İmam (a.s), Hişam b. Abdulmelik’in meclisine girince eliyle meclistekilerin hepsine selam vererek oturdular. Hişam, İmamın (a.s) bu tür tavrından yani ona resmi selam vermediği ve izinsiz olarak oturduğundan dolayı öfkelenerek İmam’a karşı öfkelenip; “Siz neden halkı kendi imametinize davet ediyorsunuz” diyerek Hazreti kınadı.

Mecliste bulunanlar da, daha önce aldıkları karara göre İmamı (a.s) kınamaya başladılar.

İmam Bakır (a.s) onlara cevap olarak şöyle buyurdu:

“Ey millet! Nereye gidiyorsunuz?! Nereye yönelmişsiniz?! Allah Teala bizim vasıtamızla sizin geçmişlerinizi (atalarınızı) hidayet etti ve sizin nesillerinizi de bizimle hidayete erdirecektir. O halde eğer geçici saltanat sizin içinse, kalıcı saltanat da bizim içindir; bizim saltanatımızdan sonra (artık) bir saltanat yoktur. Çünkü biz akıbet ehliyiz (iyi bir sona sahibiz). Zira Allah Teala şöyle buyuruyor: “Sonuç muttakiler içindir.”[3]

Hişam ilk önce İmam Bakır (a.s)’ı hapse attı; ama hapistekilerin O Hazrete yönelmesinden ve halkın halifeye karşı kıyamının teşekkül bulması korkusundan dolayı İmam (a.s)’ı serbest bırakarak Medine’ye geri döndürmek zorunda kaldı.[4]

İmam Bakır (a.s), “Medine” şehrinde, Emevilerin fikri ve ameli sapıklıklarına karşılık olarak asil diyaneti diriltme yolunda çok önemli çaba ve teşebbüslerde bulundu. O çabalardan bazıları, İslamî toplumda Ehlibeyt’in fikir ve görüşlerini savunup açıklayabilecek bazı fakih ve bilginler yetiştirmek olmuştur. Örneğin: Cabir b. Yezid-i Cufi, İmam Bakır’dan (a.s) yetmiş bin hadis öğrenmiştir.[5] Zurara b. A’yen, Ebu Besir-i Muradi, Muhammed b. Muslim ve Bureyd b. Muaviye, İmam Zeyn’ulabidin ve İmam Bakır’dan (a.s) pek çok hadis öğrenip onları halka öğretmişlerdir. İmam Bakır (a.s) onların hakkında şöyle buyurmuştur:

“Eğer bunlar olmasaydı, kimse hidayet yolunu bulamazdı. Bunlar dinin koruyucuları ve babamın, Allah’ın helal ve haramına olan eminleridir. Yine onlar dünya ve ahirette bize doğru yarışanlardır.”[6]

Zikredilen şahıs ve diğer kimselerin İmam Bakır (a.s)’dan naklettikleri rivayetler, Şia fıkhının büyük bir bölümünü oluşturmaktadır.

İmam Bakır (a.s), bu siyasi teşebbüslere ilaveten Kur’ân ve İtreti (Ehlibeyt’i) savunmak ve onların varlığını korumak için, çeşitli din, mezhep ve fırkaların alimleriyle tartışıp münazaralar yapmıştır.

Örneğin: Şam Hıristiyanlarının rehberleri, Kîsaniyye büyükleri, Basra fakihi Katade, Kadı Ömer b. Zer, Hasan-i Basri, Tavus-u Yemani, Muhammed b. Münkedir, Ebu Hanife ve Havaricin savunucularından olan Abdullah b. Nafi b. Ezrak ile bir takım ihticaç ve münazaralar yapmıştır.[7]

İmam Bakır (a.s), Abdullah b. Nafi ile yaptığı münazarada ona şöyle sordu: Resulullah (s.a.a)’in buyurmuş olduğu şu Hayber Hadisi hakkında ne diyorsun:

“Yarın bayrağı öyle bir kimsenin eline vereceğim ki O, Allah ve resulünü seviyor; Allah ve resulü de O’nu seviyorlar.”

Nafi cevaben şöyle dedi: “Bu hadis hakkında bir şüphe yoktur. Ama Ali ondan sonra “Sıffîn” vakıasında hakemeyni sağlamlaştırmada kafir oldu!”

İmam Bakır (a.s), onun bu sözüne karşılık şöyle buyurdular: “Söyle bakalım, acaba Allah Teala sevdiği Ali’nin ve Nehrevanlıları öldüreceğini biliyor muydu? Eğer bilmiyordu der isen kafir olursun.”

İbn-i Nafi: “Biliyordu.”

İmam Bakır (a.s): “Allah Teala onu, kendisine itaat edeceğinden dolayı mı seviyordu, yoksa isyan edeceğinden dolayı mı?”

İbn. Nafi: “İtaat edeceğinden dolayı seviyordu.”

İmam Bakır (a.s): “Mağlup oldun, kalk git.”[8]

Zahit ve dünyayı terk edenlerden olan Muhammed b. Münkedir şöyle diyor:

“Ben Muhammed b. Ali’ye (İmam Bakır’a) öğüt vermek için O’nun yanına vararak bazı sözler dedim. Ben O’na öğüt vermek isterken O bana öğüt verdi.”

Arkadaşları; “O sana nasıl öğüt verdi?” diye sorduklarında şöyle dedi: “Günün tam sıcak bir vaktinde Medine’den dışarı çıktım. Bu sırada, iki zenci kölesinin omzuna yaslanan ve kendisi de iri ve şişman bir kişi olan Muhammed b. Ali’yle (a.s) karşılaştım. Kendi kendime şöyle dedim: Subhanellah! Kureyş’in şeyhlerinden biri bu saatte ve bu haliyle dünya peşindedir! And olsun ki, O’na öğüt ve nasihat edeceğim. Daha sonra O’na selam verdim; O da soluklanarak ve ter döktüğü bir halde selamımın cevabını verdi.

Sonra dedim ki: Allah seni doğru yola iletsin, Kureyş şeyhlerinden biri olduğun halde, günün bu saatinde ve bu halin ile dünya peşinde misin?! Eğer bu esnada ve bu vaziyette ölümün yetişirse ne yaparsın?!

O Hazret şöyle buyurdu: “Eğer bu hal ve vaziyette ölümüm yetişirse, Allah’a itaat etme yolunda ölmüş olurum. Çünkü bu işimle kendimi ve ailemi, senden ve halktan müstağni kılmış oluyorum. Ama Allah’a karşı yapılan isyanların birinde olduğum halde ölümümün yetişmesinden korkuyorum.”

Bu sırada şöyle dedim: “Doğru buyurdun, Allah sana merhamet etsin; sana öğüt vermek isterken sen bana öğüt verdin.”[9]

İşte böylece İmam Bakır (a.s), diyanet esaslarını sağlamlaştırmak ve ilmi alanlarda muhalifleri mağlup ederek Ehlibeyt taraftarlarının gelişmesine sebep oldu; onu yayıp tebliğ etmeye çaba gösterenleri ise takdir ve teşvik ediyordu.

İmam Bakır (a.s), Kumeyl b. Zeyd-i Esedi ismindeki şahsa  şöyle buyurdular:

“Ey Kumeyl! Allah’a and olsun ki, eğer bizim yanımızda bir mal olursa, ondan sana da veririz; ama Resulullah (s.a.a)’in Hassan b. Sabit’e buyurduğu şu söz senin için de (geçerli) olsun:

“Ruh’ul Kudus, bizi savunduğun sürece seninle birlikte olsun.”[10]

Ehlibeyt İmamlarının beşinci yıldızı olan İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) veladeti münasebetiyle başta İmam Mehdi (a.s) ve bütün Ehlibeyt dost ve aşıklarına tebrik arz ederiz.
 


———————————————————————————————

[1] Kafi c. 1, s. 472.
[2] Müntehe’l- A’mal, c. 3, s. 73-90.
[3] A’raf/128.
[4] Kafi, c. 1, s. 471.
[5] İhtisas, s. 61.
[6] a. g. e,
[7] İhticac, c. 2, s. 165-193. Avalim’ul-Ulum, c. 19, s. 302-303, 427 ve 430. Bihar, c. 10, s. 149-163, c. 46, s. 347-359.
[8] Kafi, c. 8, s. 349.
[9] a. g. e, c. 5, s. 73-74.

[10] a. g. e, c. 8, s. 102.

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Ozakajans.com